Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi’nin Düşündürdükleri

2017 yılında başladığım İhlas Holding’in baskı öncesi birimine 2024 yılının şubat ayında geri dönüş yaptım. Bu değişimin en güzel tarafı hem patronum hem arkadaşım vedahi ahiret kardeşim olan Kadri Yeltekin Bey’in ekibine tekrar dahil olmam oldu. Kadri Bey, çalışma hayatım boyunca RNA iletişimin kurucusu akıl hocam, ilham kaynağım ve ağabeyim İsak Baydaroğlu’ndan sonra tanıdığım: Enderun terbiyesi görmüş gerçek bir Osmanlı Beyefendisidir. Yaklaşık 7 yıldır bu kurumda çalışıyor olmak, benim için gurur verici bir durum. Ve o, yıllardır ne zaman bir araya gelsek hep çocuklara yönelik bir proje yapmak istediğini söylemiştir bize. Hamdolsun, hayalimizin ilki bu sene nasip oldu ve biz 2-4 yaş aralığındaki çocuklara yönelik cıvıl cıvıl, eğlendirici, öğretici beş kitaplık muhteşem bir kitapseti yaptık.

Her ne ise… diyeceğim o ki artık emekli bir çalışan olarak yine, yeniden, kitapların, dergilerin boya ve kâğıt kokusunun içinde, güzel bir ekiple çalışmaya devam ediyorum…
Bu bölümdeki tek sıkıntı öğle aralarında, çay molalarında kültür, sanat, sinema ve edebiyat alanlarında sohbet edebileceğimiz pek kimse yok maalesef.
TGRT Haber’deyken editör arkadaşlarla kültür – sanat sohbetlerini az da olsa yapıyorduk. İnsan bazen zihnindekileri başkasıyla tekrar gözden geçirme ihtiyacı hissediyormuş. İşte tam böyle bir ruh halindeyken geçen gün ofisteki bir arkadaş, traşını olmuş, güzelce giyinmiş kendisine “gençleşmişsin” diye iltifat edenlere karşı, genç, dinamik ve yakışıklı olduğunu söylemek isterken: “Benjamin Button gibi oldum!..” demez mi! Otuzunu aşmış bu arkadaşın sözleri bir hayli güldürdü beni. Zira çoğunuz Benjamin Button’ın tuhaf hikâyesini sinemada seyretmiş olmalısınız…

Okumaya devam et