Kadere kırgın olmak istemeyenlere; “Viktimoloji” öneriyorum

İlk duyduğumda çokça garipsediğim hatta anlam veremediğim bir kelimeydi “viktimoloji”. Kime bu kelimeyi söylediysem ilk tepkileri hiçbir fikirlerinin olmadığı yönündeydi.

Efendim, TGRT Haber de içerik ürettiğim bir dönemde Emniyet Teşkilatı’nın özel bir birimi olan “Kriminal Dairesi”nde çekim yaparken komiser Ezgi Hanım’dan duymuştum ilk defa… İlk duyduğumda; “Nasıl yani? Böyle bir kelime mi varmış” diye içimden kendi kendime sormuştum. Hani fizyolojiyi filan biliriz de bu ne demek şimdi diye düşünmüştüm.

Okumaya devam et

Mahşere uzanan sevgi: Rüveyda ya da İkinci Mona Rosa

Şarkılarda olduğu gibi şiirde de her yol ‘aşk’a çıkar. Ortak yönleri olsa da ‘yürek’ler kadar çeşitlidir aşklar. Sezai Karakoç’un tabiriyle “kaderin üstünde bir ‘kader’ olduğu” gibi, aşkların da ‘aşkı’ vardır. Kor alevler gibi ruhu sarıp sarmalayan, gözleri çeşme, yüreği rehin, zihni bulutlu yapan ve Leyla ile Mecnun, Mona Rosa ve Rüveyda’yı yeşerten masum aşk’lardır onlar…

Okumaya devam et