
Bu ülkede canım medyanın “14 Şubat Sevgililer Günü” hassasiyetini ve konunun ne kadar popüler oluşunu artık hepimiz biliyoruz… 2021 yılı Sevgililer Günü’nün pazar gününe denk gelişi, pandemi münasebetiyle sokağa çıkma yasağı hem yurdum medyasında malzeme eksikliğine hem de tüm sevgililerin canını sıkmış olabilir. Aslında “14 Şubat” değil de gelin 14 gün sonra gelen “28 Şubat” sürecini konuşalım hep birlikte ne dersiniz? Hem millet olarak gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine, okumuşundan, okumamışına, elektüelinden, çobanına kadar herkes hazır siyaset bilimcisi iken bu süreçte yaşanan, yaşatılan, yaşanmış, yaşanmamış ne var ne yok masaya yatırıp konuşalım…
Hani böyle bir şey yaparsak herkes az da olsa stres atar, ortada da ne ruh hastaları cirit atar, ne sapıklar önüne gelen kadına asılabilir, ne de Agatha Christie’yi kıskandıracak tarzda kadın cinayetlerine sahneler yaşanır diye ümit ediyorum…
Aziz Valentin’in herkese bildirdiği kendi gününün ne kadarı bize ait, ne kadarı bize özgü orasını tartışacak değilim ama seven sevdiğine ne kadar kıymetli olduğunu, ne kadar özel olduğunu, sadece bir güne özel değil her zaman hissettirmeli diye düşünüyorum…
Her ne ise,
Biz konumuza dönelim.
Okumaya devam et